29 Haziran 2018 Cuma

ŞİDDET GÖRMÜŞ YETENEKLİ GÜZEL BİR KADIN HAYAL EDİN

            Kadın kültürlü okumuş bir devlet memuru idi. Düzenli maaşı ekonomik gücü de vardı. Ayrıca çok maharetli yöresinin yemeklerini tam damak tadında ve lezzetinde de yapıyordu. Kendisi de çok güzeldi. Görenler onu hep Türkan Şoray’a benzetirdi. Ayrıca biçki dikiş kursuna bile gitmeden pratik el becerisi ile dikiş dikiyordu. Genç yaşında okuduğu memlekette ailesinin sözünü de dinlemeden hemen bir gençle evlendi. Hemen bir de çocuk doğurdu. Bu hızlılığın ardından evliliğinin altıncı ayında ilk tokatını da yedi. Bu tokat ona önceleri şok etkisi yaptı. ‘’Nereden bilebilirdim? Beni okşayan elin bir gün bana tokat atacağını bana sevgi sözcükleri söyleyen ağzın küfürler savuracağını. Nereden bilebilirdim?’
        Kocası ‘’Esnafım,’’ diyordu. Şehir şehir geziyor tuttuğu yaptığı işin ömrü üç veya altı ay hemen oyuncağını kırmaya hazır çocuklar gibi o iş onun elinde ufalanıyor parçalara ayrılıyor yok ediliyordu. Tabi ki faturasını da evinin fedakar kadını ödüyordu. Ardından gelen borçlar krediler….
          Fiziki şiddet psikolojik işkence, ağresif hareketler, dengesizlikler borçlar düzensizlikler. Kadın da stres topuna çevrilmiş nedenini bilmediği şiddete anlık psiko manyak hareketlere maruz kalıyordu. 
         Kadının suskunluğu aile birliğini sürdürme çabası kendini ezildikçe ezilen konuma getirmesi onun başarısından mıydı?
          Bilhassa kadını rencide etmek küçük düşürmek onun gurur ve onuru ile oynamak için kalabalıkta toplum yerinde aşağılamak adama zahmetsizce hunharca bir zevk veriyordu.
        Lakin kadın bu oyunu evliliğini sürdürmeye kararlı ve istekliydi. ‘’Dayanırım katlanırım ben nasıl giderim babamın evine nasıl derim kocam beni dövüyor üstelik bir de çocuk.’’ Kadın bu sorununu da yıllarca ailesinden gizledi. Hayatının oyununu da severek kendine mutlu polyanna rolünü de vererek oynamaya devam etti. Herkes tarafından sevilen hayran olunan bir kadın. Hatta bazıları ona kraliçeliğe saraylara layık bir kadın diyor. Olağanüstü güzel ve becerikli bir kadın. O şiddet mağduru kadın bir de kocasının evlilik dışı maceralarını görmezden geliyor. Kendisi de bir gün kocasının düzeleceği modunda hayalperest dünyasında yaşıyor. Ve bu kadının elinde bir cep telefonu yoktu. Başkalarıyla iletişim kurması konuşması kocası tarafından yasaklanmıştı. Her şey oğlum için çocuğum için (Onun içinden sessizce kurduğu cümlesi)
         Ara sıra eşinin annesi babası da gelir yanlarında kalır onlarda şiddeti görür ve görmezden gelirdi. Hatta kaynanası kadını ödüllendirircesine ‘’Zamanında ben de çok kocamdan dayak yedim,’’ der. Oğlunu karısını dövmesi için teşvik ederdi. Kadının aile içi konuşmalarında kuracağı cümle sadece ‘’Evet, hayır,’’ ile sınırlıydı. Emme basma tulumba gibi kendi fikrini asla beyan edemez. Eşinin fikrini onaylamak zorunda bırakılırdı. Tüm bedeni kapana kısılmış ruhu kocasının ruhuna monte edilmiş hiç konuşamıyor ses çıkaramıyor susturucusu ise kocasının elindeki güçtü.
       Oysa kadının evlendiği aile sülale zengin sayılan düzgün saygın insanlardı. Büyük bir ihtimalle o büyük ailede her evde bu tip şiddete maruz kalan bir kadın vardı. Dozajı her birinin de farklı olsa da her bir kadında (eltiler) de o çekiyorsa ben de çekerim o katlanıyorsa ben de katlanırım mantığı ile katlanıyor çekiyor ayrılmıyorlardı. Belki biz dışardakilerin bilmediği bir korku baskı uyguluyorlardı ‘’Ayrılırsan seni öldürürüm çocuğa ailene bir zarar veririm.’’ Onu da bilen yoktu.
        İşte bu elma güzeli kızın hayatı bunlarla doluydu. Pek çok gizli sayfaları da vardı gizlice bedenini ve ruhunu yaralayan kanatan ki onları da saklıyor anlatmıyordu.
       Ama çok geçmeden keskin sirke küpüne zarar verdi. Sağlık sorunları psikolojik sorunları baş gösterdi. Yaşı henüz kırkında emekli de olmuş üstelik o kadın ‘’Yeter’’ diye yine de haykıramadı. Dayağın şiddetin dozu her gün artırılarak devam etti. Hastanede kırılan kol alçıya alındı. Evin içinde hiçbir sağlam eşya kalmadı yenisi alındı. Çocuk yirmi yaşına bastı, iki kelimeyi bir araya getirip konuşamadı. Konuşurken de yüzü domates gibi kızardı. Ve her biri de içlerinden evin erkeğine kin besledi. İçlerinden kadın kocasına bağırdı. Çocuk babasını azarladı. Bu çocuk nasıl kız arkadaş edinecek nişanlanacak evlenecek? Genç erkek (çocuk,) evlilikten nefret ettiğini söyledi. Çünkü kendisi de hala babasından dayak yiyordu. Kaç kez anne çocuğunun dayak yememesi için babasının önüne geçti? Kaç kez kendisi annesinin dayak yememesi için babasının önüne geçti? Hatırlamıyordu. Yirmi yaşındaki gencin de gözünde inci gibi yaşlar dizildi. Kadının da gözünde yaş vardı.  Bu nasıl bir itaat bu nasıl bir evlilik? 

  

  

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder