Kişiliğim tam
şeklini bulmamış yapışkan ve hamlar bazen öfke bazen sukut eyliyorlar. İç
dünyamdaki denge berbat bir duygu dışında hepsi o da bir kırık kuş kanadı gibi
çırpınıyor pörsümüş, yosun tutmuş dalları ateşe çok yaklaşmış erimiş deforme
olmuş bir öfkenin hatları kişiliğime berbat bir dokunuş öfke beni bırakmıyor.
Ilımlı ve candan görünüyor. Çok kuvvetli sinir uçları var en son sinir uçlarına
kadar gidebiliyor ellerimi titretiyor gözlerimin içinde şimşekler çaktırıyor
esmer tenim bazen kırmızılaşıyor bazen beyaza çalıyor ne acı bir dokunuş beni
renkten renge boyuyor karanın üstüne beyaz, beyazın üstüne kırmızı başım dönüyor, dengem altüst oluyor. Kalbim hızla çarpıyor bir yere oturmak bir dala tutunmak
ihtiyacı sanki bir sele kapılmışım da sel suları beni alıp götürecek beni
kendine çekiyor. Oysa benim dış resmim de gösterişli değil çarpıcı değil iken ben
sadece içine kapanıklığı oynuyor iken30 Aralık 2017 Cumartesi
HAMDIM YANDIM PİŞTİM
Kişiliğim tam
şeklini bulmamış yapışkan ve hamlar bazen öfke bazen sukut eyliyorlar. İç
dünyamdaki denge berbat bir duygu dışında hepsi o da bir kırık kuş kanadı gibi
çırpınıyor pörsümüş, yosun tutmuş dalları ateşe çok yaklaşmış erimiş deforme
olmuş bir öfkenin hatları kişiliğime berbat bir dokunuş öfke beni bırakmıyor.
Ilımlı ve candan görünüyor. Çok kuvvetli sinir uçları var en son sinir uçlarına
kadar gidebiliyor ellerimi titretiyor gözlerimin içinde şimşekler çaktırıyor
esmer tenim bazen kırmızılaşıyor bazen beyaza çalıyor ne acı bir dokunuş beni
renkten renge boyuyor karanın üstüne beyaz, beyazın üstüne kırmızı başım dönüyor, dengem altüst oluyor. Kalbim hızla çarpıyor bir yere oturmak bir dala tutunmak
ihtiyacı sanki bir sele kapılmışım da sel suları beni alıp götürecek beni
kendine çekiyor. Oysa benim dış resmim de gösterişli değil çarpıcı değil iken ben
sadece içine kapanıklığı oynuyor iken23 Aralık 2017 Cumartesi
BEKLE GÖR
Dip çukurlarda
karanlık odalardayım. Gerçeğin dışında ve gerçeğe yakın düşlerin içinde belki de tutar diye göle yoğurt
çaldığım. Katıksız azıksız yemeklerdeyim. Belki tutar ya umutlar da olmasa
yaşayamaz ki insan belki kapı çalar belki hamur mayalanır taşar, belki beni
hatırlar unutmamıştır belki, belkilerle geçen bir zaman sürecinde kendine
gelebilmene gerçeğe dönüşebilmen de sana ne lazım? Bana yine karamsar düşler
kaldı somurtmak olmaz olmaz demek. Bekle gör. Bu cümle beynimden silindi gitti.
Daha sonra kelimesi o da silindi gitti, sonrası da boşluk yokluk umutsuzluk,
yarınlar da geldi geçti, her hayal bitti umutlar tükendi. Bir umut kapısı
çilekeş ömrünün son durağında bana nefes
aldıracak bir umut kapısı . Dilek istek ve muradımın gerçekleşmesi dileğiyle
bir el, bir kapı bir tık tık kalp atışları gibi ritimli olmasa da olur. Olacağını
bileyim onun umudu ile de yaşarım gelecek günlerime ait güzel hayaller kurarım.
Beklentilerim çok hayata dair ya tutarsa diye mayaladığım hamurlarım çok. Özümde
iç dünyamın meyve tohumlarından olan içimde ektiğim bereketlendirdiğim biçmenin
arifesindeyim bunu da hissediyorum. Bu hissin sancısı ile kıvranıyorum.
Daha ne kadar daha bekle gör. Rabbim elbette hayırlısını verir. Bekle gör en
iyisini verir. Bekle gör inşallah. Rabbim tüm tevekkülüm sanadır. Senden başka
gidebileceğim bir kapım da yok. Beni ancak sen anlarsın. Rabbim ne güzel tecelli
edensin. Kendine yakışanı verirsin.16 Aralık 2017 Cumartesi
ÖFKE ÖFKE DİYE DİYE
Öfke öfke diye
bas bas bağırdığın şey belki de öfke değildi. Tutkularının ağır yükü onun
ağırlığı belki de öfkeye dönüşüyordu. Hem korku hem cesaretsizlik. Peki neden korku? Neden cesaretsizlik?
Huzurumun bozulmaması için elimde olanların kaybetme korkusu peki ya
yapamadıklarından dolayı içindeki pişmanlıkların tutkularına ulaşamamadaki
suçluluk duygusu hani şu ukte denilen şey çeşidi belirsiz duygularınla
birleştiğinde ve hayat akıp gidiyorken birileri de gemilerini yürütüyorken sen
de arkalarından bön bön gıpta ile bakarken onlar yapar sen hayal ederken o
kavuşmak istediklerinin etkisi altında iken kendini zorladığında öfkenin ortaya
çıkışı. Hep bu merak duygusu içinde acaba orada neler var? Acaba bir adım atsam
neler olacak? Diye o kıyı o eşik tam adım atmakla atmamak arasında işte öyle
bir şey içinde iken kendi kendine yaptığın baskı. Ama eşiğin öbür tarafı bir
sonsuzluk …. Bu sonsuzluk bir boşluk, bir çirkinlik, bir telaş, bir yıldız kayması
bir gök gürlemesi bir şimşek bir başarı bu garip duygular içinde neler neler
görünür gözüne
Oldu oldu en sonunda rüyalarım gerçek oldue
sanat kişiye göreöreDEVAMMMMM
10 Aralık 2017 Pazar
BEYNİMİN ÇALIŞMAYAN YANI
Ey arkadaşım beni öyle bir motive et gaza getir ki beynimin
çalışmayan şimdiye kadar hiç kullanılmamış ekin ekilmemiş eksen ve yörüngeleri
de bana eşlik etsin. Bana farklı noktalardan olayı inceleme bakma susma taktik
ve teknikleri öğretsin. Düz yolda ayağıma takılan çakıl taşlarından usandım
kınagı geldi. Varsın tepeyi tırmanırken karşılaşayım yaban arılarıyla vücudumun
aynı noktasını defalarca soksunlar beni kanatsınlar ağlatsınlar ama sonucuna da
değsin hani. Kalburla su taşıma hiç kimsenin işine yaramaz. Boş delik davul ses
çıkarmaz boş. Beni öyle bir gaza getir ki arkadaşım bana aspirin gibi gel. Ben
kendimi zannedeyim ki dünyayı kurtaran adam. Ben kendime yeni ufuklar açayım.
Benim bir gözümde esen ol.Ey beynimin çalışmayan yanı sen de bana aitsin hemen
ötekileştirme kendini o kıvrımlar da neler var beni kendime anlatacak kendi var
oluşumun klinik tabloları şablonları açıl önüme
sun kendimi kendime kabaran
kalabalık dünyada sarhoş nahoş dolaşan insanların içinden kurtar beni. Bir ben
miyim benden içeri belki vardır benim gibileri beni al o diyarlara götür beni.
3 Aralık 2017 Pazar
DERTLİ DERTLİ
Dedim ki insanlar içlerini boşaltırken
biraz daha
dikkatli olmaları gerekiyor. Çünkü dertli diğer taraftan kendisini haklı
gösterilmesini istiyor. Dinleyenin kendi
tarafında olmasını istiyor. Sanki bir doktorun bir psikoloğun karşısındaymış
gibi ondan ne duymak istiyorsa onu duymak istiyor. Sonra da ne görmek istiyorsa
ama burada seni dinleyecek bir sır küpü sabır küpü dert ortağı yok seni
dinleyecek. Üstelik dinleyen kişi
söylediklerinde de haklı bir taraf göremeyince de o dertli kişi de gözünü
dinleyene dikerek ortada kalakalıyor. Neden? İlla ki sana hak mı vermesi
gerekiyor?
Ne
lafazan bir kadınmış bu, ‘’Mahalle
kahvehanelerine git,’’ derdini orada anlat git ‘’Mirko Paşaya anlat,’’ git ‘’Berber Abid’e anlat,’’ git ‘’Meyhaneci
Şevket’e anlat,’’ git kime anlatırsan anlat ama sakın bana anlatma sen git oralarda o mahkemeni kur başka otağlarda anlat bakalım derdini kim seni haklı gösterecek.
Giderken bile ‘’Ben haklıyım ben haklıyım,’’ diyor.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


