Öfke öfke diye
bas bas bağırdığın şey belki de öfke değildi. Tutkularının ağır yükü onun
ağırlığı belki de öfkeye dönüşüyordu. Hem korku hem cesaretsizlik. Peki neden korku? Neden cesaretsizlik?
Huzurumun bozulmaması için elimde olanların kaybetme korkusu peki ya
yapamadıklarından dolayı içindeki pişmanlıkların tutkularına ulaşamamadaki
suçluluk duygusu hani şu ukte denilen şey çeşidi belirsiz duygularınla
birleştiğinde ve hayat akıp gidiyorken birileri de gemilerini yürütüyorken sen
de arkalarından bön bön gıpta ile bakarken onlar yapar sen hayal ederken o
kavuşmak istediklerinin etkisi altında iken kendini zorladığında öfkenin ortaya
çıkışı. Hep bu merak duygusu içinde acaba orada neler var? Acaba bir adım atsam
neler olacak? Diye o kıyı o eşik tam adım atmakla atmamak arasında işte öyle
bir şey içinde iken kendi kendine yaptığın baskı. Ama eşiğin öbür tarafı bir
sonsuzluk …. Bu sonsuzluk bir boşluk, bir çirkinlik, bir telaş, bir yıldız kayması
bir gök gürlemesi bir şimşek bir başarı bu garip duygular içinde neler neler
görünür gözüne
Oldu oldu en sonunda rüyalarım gerçek oldu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder