''Allah'ın dediği olur.'' Ya da ''Allah vekildir.'' Ne güzel cümlelerdir bunlar. Sözün bittiği yerde insanın ağzından dökülüverir. Kimine göre
çaresizlikten, kimine göre ümitten, kimine göre korkudan, kimine göre şükürden
doğar. Bu sözlerin herkes için farklı bir ruh halini yansıtarak anlam bulduğunu
zamanla kendi yaşadıklarımla da öğrendim. Ama hayatımızda değişmeyen tek kural
Allah’ın kaza ve kaderine teslimiyetten dilden dökülüşüydü. “Allah’ın dediği
olur” sözü belki son noktaydı ötesi yok demekti.
Bir de "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil
azîm'' Bu cümleyi babaannemden çok duymuştum bu ifadenin de
anlamı Allah'a tevekküldü. Yine Allah var
keder yok eskilerin bir söylemiydi. Tedbir ve tevekkül. Tedbir elbette ki
takdirin önüne geçemez. Ama tedbir vicdani rahatlığı getirir. Elinden geleni
yapıp iç huzuru ile gerisini Allah'a bırak. Allah’ın takdirine boyun eğerek
teslim olmak.
Allah’ın dediği oluru
kabullenebilmek, imtihan bilincinde olmak . Allah’ı tanımak demektir. Ne
yaparsak yapalım son sözü Allah’ın söyleyeceğini bilmek demektir. Hayatımızın
her aşamasında, her durum ve şartta yaptıklarımıza Allah’ın müdahil olduğunu
kabul etmek demektir. Kur'an da Rabbimiz kendini bize tanıtırken keskin ifadeler
ile bu söze devamlı vurgu yapar. Bazen bizim irademize, tercihlerimize,
niyetlerimize, yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza karşı bizi birey olarak
karşısına alır, muhatap olur.
“Bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca
Allah’ındır?” (Bakara 107)
“O, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet
sahibidir, her şeyden haberdardır.” (Enam 18)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder