
Hayat hikayem de insan ilişkilerime bir de bu sıfır
noktam eklenince tam bir çıkılmaz insan modeli oldum. İnsanları anlama klavuzu
henüz beni görmedi tanımadı.
Bir de kaderimle yüzleşmek cesaretimle güreşmek beni
daha da sertleştirdi güçlendirdi. Motive etti. Kendime dönük iç yapımda daha
trajik bir olay da gündeme gelebilirdi. Demek ki sağlam temeller atılmış bir ruhta
böyle bir trajediye de fırsat vermedi. Kendi kendimin öğretmeni olmak kendi
okulumda kendimi yetiştirmek hiç sınıfta kalmadan kendime yeni ödünler ve
ödevler vererek hayat akışımda suyu tersine değil doğru akıtmak. İdealim. Kendi keşiflerim ıstıraplarım yol bulmalarım sayesinde kör kuyunun
derinliklerinden gökyüzündeki ışığı görüp o ışığa uzanabilmek ne güzel,
gökyüzünde bir yıldız olmak sisteme dahil olmak ne güzel şey. Başkalarının
düşündüğü hayatı değil kendi düşündüğü hayatını yaşamak ne güzel şey. Kendi
yaşam alanındaki sakinlik dinginlik ne güzel şey. Bu nedenle kaderimi bir
babanın evladını sevdiği gibi gizli gizli uyurken seviyorum. Uykudayken yine
rüyalarım devreye giriyor. Rüyamda uyuyorum. Rüyamın manasından anlıyorum hatamı gaflette
olduğumu, uyanıyorum tekrar.

Hep başarı,
hep istikbal, hep ideal, hayalimdeki kızıl elmaya ulaşmaktı muradım. Hayatın
bütün meyveleri, nimetleri önüme serildi ben de topladım yedim içtim keyfime
baktım öyle mi? Küçücük kabuğumda küçücük iç dünyamda küçücük bir pencereden, ''Hiç de küçümseme bol bol nimetlerin içinde yüzüyorsun.'' ‘’Ben hep ezilmeye
mahkum muyum? Ben hep yenilmeye mecbur muyum? İtirazım var bu yalan dolana dertlerin
böylesine ‘’diye söylenmiyorsun artık ne mutlu isyan şarkıları bitti artık. Ne güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder