
Kalbimin en derin köşesine
gönlümün otağına en sevmediğim😠 huylarımı atmışım çökmüşler ağ örmüşler derinlemesine
sinmişler. Benim daha derin kuyular kazmam gerek daha ince kılcal sinir
uçlarıma ulaşmam gerek. Esrar perdesi bir türlü aralanamıyor gizli polisler,
ajanlar, mit dahi devreye girdi😎 İç dünyam uçsuz bucaksız bir dünya, kör noktalarla
dolu, beni daha da içine çeken bir girdap, şeytanın tuzakları, şeytanın oyunları.
Bu değişimde beden de payına düşeni alır korku, huzursuzluk ve sarsıntı, beden anlayamadığı
bir şekilde titrerken. Dışarıdan gelen bir nefes benim bam telime dokunur. Kendime
geliyor uyanıyorum.
İnsanların
seni sevmesine izin ver, iki yıl sonra seni tanıyabildim. Beni sana, seni bana
yaklaştıracak birbirimizi anlamamızı sağlayacak en ufak bir kıpırtı bir gayret hiç
görmedim ben sen de. ''Sen o zaman bir adım at. Sen bana bir adım atarsan, ben
sana on adım gelirim. Sen bana elini uzatırsan ben de tutarım. Sen sor ben
cevaplarım.'' ''Konuşmazsan ben seni tanıyamam ki'' ''Konuş benimle ey dost anlat bana
içimdeki beni.'' ''Hep aklıma takılı kaldı sormayı unuttum hiç arkadaşın oldu mu
senin? Kendini paylaşabileceğin anlatabileceğin ‘’Hayır’’ Bu cevabı
aldığıma hiç şaşırmadım. Çünkü senin yaşantın eksik bir kere, hareketli sosyal çevren yok. Dünya zevklerini
tanıma isteğinden mahrum. Sosyal çevreye karşı yalnız, kendi kalabalığında da çatışma
halinde. Sönük sıradan cahil kılıklı birisin. Sen sadece kendi içinde yaşayabilir kendinle
arkadaş olabilirsin. Çünkü sen, gece karanlıkta parlayan kedi gözleri gibi
bakıyorsun dünyaya. Karanlıkta bir hortlak gibisin soğuk duvar, soğuk duruş,
soğuk sevimsiz insan, seninle kim arkadaş olur?
Ama ben insanları çok seviyorum sevgi doluyum.
Senin ki gönül oyunu, bakışların aksini
söylüyor, gözlerinde şimşekler çakıyor. ‘’Öyle güzel ki gözlerin bakmasını bir
bilsen öldürür mahvedersin sevmesini bir bilsen'' seven insan böyle yapmaz. Sevgi fedakarlık gerektirir. Fedakarlık, feda
etmek, kendinden kendi benliğinden sen, sımsıkı bağlanmışsın kendine düğüm
düğüm çözemezsin çözülmeyiz diyorsun. Kendi kendine acı çektiriyorsun. Hem
ruhuna hem bedenine ıstırap çektiriyorsun. Sonra da sesimi duyan var mı? Diye
iniliyorsun. Senin içindeki karanlığın
derinlerinde ne var hiç kimse tahmin edemez. Senin içindeki fikirlerini gerçekleştirme arzunu hiç kimse bilemez. Bakışların keskin kor
alevler saçarken o gözlerin altında ki pırıltılı dünyayı kimse göremez. Sessiz
çığlık sırlı cam kır kabuklarını. Kelimeler de dilinde törpülenmedikçe gözle görülüp de
anlatılamayan daha bir sürü şey ödüllendirilmeden senin içinde kısır bir döngüye
dönüşür. İşte bu yüzden rüyalarında gökyüzünden patates ve soğan yağar.
Gördüğün rüyanın manası gibi hayatın hep sönük, sönmüş volkanik patlamalarla
geçer. Ben seni keşfedebilmem için senin bu sönüklükten kurtulman hayatını
kolaylaştırman gerek. İşte o zaman ben seni merak ederim incelerim severim.
Aşk hem gül hem dikendir
YanıtlaSilseven sevdiğinin gönlüne gül dikendir
diyor ve yazınızı beğeniyle okuduğumu belirterek sizi de benim blogumu izlemeye davet ediyorum. Dost selamlar.
www.erhantigli.blogspot.com