RUHUMUN SANDIĞINDAN
Bu kadar ince düşünme, ayrıntılara
kafanı takma o zaman sana olmak istediğin insan portresine ulaşamayız. Hep
diyordun ya aynı vücutta beden ve ruhun birlikteliği bu nasıl olacak sende bu
tepkimeler olursa nasıl bir bütün olacağız aynı bedende bir can. Nasıl olacak
bu iş? Gönlünün vatanı mutlu ve neşeli
iken ürkek ve çekingenliğinle kapanıp yön değiştirmesi. Hala güzel olan
duygularına yabancı durma tanıt kendini. Bedeni ona hiç yardımcı olmuyordu.
Bazı güzel duygular bedenine görevini hatırlattı yüzü gülümsemeyle aydınlandı. O
çirkin öfkeli yüzü beyninin aklında da öyle kalmış. Ancak güzel duyguları
tecrübesiz değildi. Cesaret, ruh ve beden birlikteliğini bu tutkusunu itiraf
etti. Beden ona ne verebilirdi? Güzel
duyguları üzerine işleyebilirdi. Ruhu her ışıktan ürktüğünde tökezleyen her
adımı kaçırdığı her fırsatı yakalayabilirdi. Bütün duygular çağrıldı. Kavga
delisi öfkesi yenilgilerine rağmen bütün kötü duyguları yönetmek ruhunu ve
bedenini savunmak istiyor. Beden ve ruh birlikteliğinden uzak kendini sadece
kavgaya dövüşe kötü anılara sevgisizliğe hazırlayan öfkesi yine çirkinliğiyle
onu aldatacak. Mecbur değildi, yüz vermedi öfkesine daha çok kendisini hissedip
tanımak kendisini besleyen uyandıran etrafında dönen sohbet edebileceği onu
kötülüklerden arındıran ruhunun tüm güzelliklerinden haber veren duygularından hatta
akıl zeka mantık hayal dünyasının zenginliklerinden de yararlanabileceği bir
dünya. Hepsine sessiz adımlarla yaklaştı hafif ve yumuşak elleriyle okşadı
karanlıkta ki ışığı görmek için. Özellikle içindeki beni tecrübeli yaratıcılığa
ve hissetmeye meraklı onda gönlünün karanlıklarına fikir kırıntılarını gün
yüzüne çıkartacak cesaret var. Hiç kimseye bağımlı veya bağlı değil sadece
kendisine bağlı bunun için lazım olan elindeki malzemelerine baktı. Bir dağ büyüklüğünde suskunluk, bir tepe
büyüklüğünde iletişimsizlik, bir ova kadar geniş çalışma arzusu, gökyüzü kadar
büyük sevgi, bir deniz kadar uçsuz bucaksız aşk, bir kıyı kadar yakın
kırılganlık, bir bomba kadar yakın öfke,
bir biber kadar acı sözler, bir taş kadar sağlam kinim, bir çocuk gibi uysal
sessizliğim, bir pınar kadar temiz saflığım, bir arı gibi çalışkanlığım, bir
akrep gibi dilimdeki ağı, bir yılan gibi zehirli sözlerim, bir kısrak kadar
hızlı, bir karınca kadar çalışkan, bir kaplumbağa kadar hırslı, bir yılan kadar
öldürücü, bir deve kadar dayanıklı, bir
güneş kadar sıcak, bir gece gibi örtü. İçimde saklı koca bir dünya. Bunlar
benim gerçeklerim bana bunlarla gel diyebilecek tecrübelerim ve sana bir hiç kadar
basit gelebilecek kum tanecikleri. Bütün bu ayrıntılar bende gizli ruh
sistemimin kıvrımlı yollarında hapsedilen sandığında, bazen bir heyecan, bazen
bir öfke, bazen neşe veren bu duygu sağanakları çantada keklik misali benimle
bütünleşmiş iken, kınanma, utanma duygusunun içinde başarı başarısızlığın
ardına gizlenmiş saklambaç oynuyor iken. Bedenimin yapı taşlarının çırpınışları
hangi hal ve tavır alacağının endişesi mimiklerime yansır. Ah özgürlük.
Çok güzel bir yazı olmuş. Kalemine sağlık. Bu arada ikk hikayemi göz atıp yorum bırakırsan sevinirim.
YanıtlaSil