2 Mayıs 2018 Çarşamba

PSİKOLOJİK SAVAŞ


           Estetik değilim sürekli duygularıma olta sallayan bir insan pozisyonundayım. Beni ya güzelleştirecek ya da çirkinleştirecek duygularım. Aceleci oluşumdan duygularımı akıl süzgecinden geçiremediğimden elimden kaçırdığım güzel duygularım ve yakaladığım kötü duygularım var. Bu kritik ayar tablosunu bir türlü oluşturamadım. İşte bütün mesele bu çok esrarlı bu karışım tablosunda. Bu karışıklığı bir düzene sokmak bir makinenin montajını tamamlamaya benziyor. Bunun ustası kim? Ben olsaydım cesaretle atılırdım bu makineyi tamir etmeye ben de cesaret hiç yok. Hem de ceryan çarpar iyi ve kötü huyların sinir uçları birbirine temas ettiği an zıt kutupların sigortaları attırması gibi işim biter. Birden öfke patlamasına dönüşürüm.
           Yine bildik kılıfını giyinmiş üzerindeki abası kendisinden hoşnutluğu ve çekiciliği kaldırırken. Bir elbise diker gibi kendime kılıf dikmek isterdim ama gerçekten istiyor muyum? Onu da bilmiyorum. Hep aynı duruş, aynı pozisyon, aynı hal, olmaz, olmaz sonuçta sen bir insansın, doğal içinden geldiği gibi samimi olmalısın. Sermelisin kendini saklamamalısın. Kendimi tanıtma isteği, tutkularımı, sırlarımı, fikirlerimi merakımı acılarımı itilişlerimi horlanmalarımı yalnızlığımı, sahipsiz duygularımı bir bütün olarak anlatmalısın kendini.
Bazen öfke bazen kin bazen romantik ve coşku doluyum, bazen müzik ritmine kendimi kaptırır bazen de hayallerle dolarım. Bazen bir rüzgar esintisi kadar hızlı bazen yaşama sevinci ile dopdolu. Duygularımın sınırında her şey anlık bir zaman dilimi içinde akıl ve duygunun ateşli dansında. İyi huylarımla kötü huylarım benim bedenimde at koşturur artık hangisi galip gelirse, hangisi dengeyi sağlarsa. Duygu mu kazanacak? Yoksa akıl mı? Zafer kimin olacak? Ya kalp bu senfoniye eşlik ederse öteden beri sürüp giden bu çatışmada bu savaşın kazananına çok az rastlanır gibi ise de savaşları hep devam edecek. Psikolojik savaş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder