
Toplum hem kendini yeniliyor çağa ayak uyduruyor
hem de kendini tüketiyor. Bir şeyler önceden eskiden geçmişte kalan nerede o eski
günler dediğimiz vakalar yok bitti. Yerini
değişimler sosyal sanal alemler bireysel özgürlükler aldı. Hayatımız kılık
değiştirdi toplum yavaş yavaş kılık değiştirdi. Hiç bir şey eskisi gibi değil.
Kalamaz da. Elbette her şey evren bir değişim ve gelişim barındırır. Lakin öz
benliklerimiz özümüz değişime uğrar deforme olursa o zaman kendi kimliğimizden
uzaklaşırız kendimize yabancılaşırız. İşte o zaman psiko sosyal sorunlar başlar. Kendisiyle anlaşamaz toplumla anlaşır oluruz ve o toplumun gittiği yöne doğru
gideriz. Toplum ne derse onu yaparız.
Oysa
o kişi, aslında kendi içinde iç dünyasında patlamaya hazır bir bombadır. Her an
ses getirmek için çabalar. Kendinden bir ses ben de varım. ''Buradayım,'' demek
ister bunu dış dünyaya sanal aleme ani çıkışlar ani deprasyon hareketler
çılgınlıklar, gösteriler, şovlar şeklinde sunar. Tek başına hiçlik duygusu
yaşayan kişi gruplara katılır, onlar yönlendirir onu bir o yana bir bu yana
birde bakmışsınız ki okumuşu kültürlüsü kişisel gelişimini tamamlayamamış dediğimiz
kişi bunalıma girmiş nasıl olmuş peki? Çünkü o kişi özünü benliğini kaybetmiş
toplumun grubun bir kolu olmuş kendisi hiçlik içinde kendinden uzak kendi
benliğinden uzak. O zaman kişi ne yapmalı? Önce kendisiyle diyaloğa geçmeli,
kendisiyle konuşmalı, kendisini anlamalı dinlemeli ve sevmeli kendini tanımadan
anlamadan toplumun bir bireyi olmaya kalkarsa toplum onu kendisinin bir uzvu
yapar ve toplum o grup onu yönlendirir. O kişi de kişi değil, kendisini
kaybetmiş kendisine yabancı bir kişi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder