Şimdiki gençlik daha aydınlık daha
ferah eskiden karanlıkta, karanlık karamsar müziğin etrafında dolanan bir
gençlik vardı. Şimdi o gençlik büyüdü.
Şimdi o gençliğin evlerinden pencerelerinden dışarıya ışıklar saçılıyor
onlar da çocuklarını karamsar arabest müziğin pençesinden kurtarmışlar o ışık
ki tüm mahalleyi evleri sokakları okulları şehirleri ülkeyi sarmış. Daha çok da
evlere tünemiş o ışık bir zamanlar ezbere dayalı logaritma cetveli etrafında
kıvranan anne ve babaları uyandırmış.
Üstelik
şimdinin anne ve babaları çocuklarına karşı otoriter de değiller daha
yumuşak ve anlayışlı konuşuyorlar
onlarla üstelik şimdiki zamane çocukları da karamsar değil çünkü ortam karanlık
değil ışık var. Her yerde her yer aydınlık.
O zamanlar diyorum insanlar neden karanlığa doğru gidiyorlardı da
pencereyi penceredeki ışığı göremiyorlardı? Satın aldıkları veya onlara verilen bilgileri onlara kim getirdi?
Bekleyeceksin beklemedesin. Uyuyacaksın
uyutulacaksın. Kanacaksın kandırılacaksın ta ki birileri çıkıp da senin
önündeki yemeği değiştirene dek. Ta ki
üzerindeki siyah önlüğü çıkarıp mavi önlüğü giydirene dek ta ki bazı tabuların
yıkılıp yeniliğe kapılar açılana dek.
İnsanların bazıları onun gittiği yoldan
gitmedi. ‘’Gavur hasımsa yemeği yenmez icadı evlere girmez.’ ’Dedi.
Oysa çoğu evlere iki çatallı icat gelmişti
ışıklar yanıyor insanlar ağaçlarda tünüyor gavur icadını seyrediyor. Her evde
aynı mahkeme suratlı kadınlar arkalarını dönüyorlar sonradan da görüyorum onları
da arkalarını dönüp dönüp seyrediyorlar sonra hepsi hep birlikte aynı rüyayı
görmek için uyuyorlar.
Sen de gel kardeşim bak bu ev de de ışık
var belli ki o ev de de televizyon var. O
evin çatısında da iki çatal var. O televizyonun da iki düğmesi var bir yeşil
biri kırmızı. İki komşu geliyor
birbirlerine iki yıldır küs biri çıkıyor biri giriyor, ikisi de birbirlerine
karşı katır gibi inatçı. Başka biri daha geliyor. Sütçü o da girmek için izin
istiyor ve o da içeri giriyor. Kapının eşiğine kadar insan dolu kapının eşiği
sert olan yer de oturuyor kapı açık gelenlere kapı açık. Gelenlerin bazılarının
üstü başı kirli kiminin çamurlu kiminin tozlu paslı. Akşamcıların ise üstleri
başları temiz saçları cilalı sokaklarda ister istemez kalabalık televizyon
yerine oyun tercih edenler de var. Sen olsan hangisini tercih ederdin? Ben bir
torba dolusu tombalayı tercih ederim öyleyse orada dur ve bekle, o içeri oyunu sonra ışıklar sönüyor. Evli
evine köylü köyüne herkes dağılıyor. Çoğu aileler evlerine televizyon aldırıyor. ''Hiç bir zaman o gavur icadı benim evime giremez,'' diyenlerin evlerine de giriyor.
Uzun
süredir sokaklarda in cin top oynuyor çocuklar gözükmüyor. Çocuklar meydanlara
inmiyor başları eğik bilgisayara internete bakıyor oyun indiriyor oyun
kopyalıyor. İnternetten önce çok neşelilerdi. Çocuklar boğuluyorlar, boğulduklarının farkında bile
değiller. Boş boş bakıyorlar etrafa bomboş oyundan çıkıyor oyuna giriyor. Beyni yoruluyor uyuyakalıyor. Ne zamandan
beridir böyle? Ne zamandır, uzun zamandır. Başka evlerden başka çocuklar onlar
da aynı şu an birinin yanına git sana bön bön bakar bak o da sana bakıyor. ‘’Hayır
sana bakmıyor oyundaki eksik parçaların yerlerini düşünüyor.’’
Öyleyse aileler bu çocukları muz ile
beslemeli muz iyi gelir. Hiç de iyi gelmez en iyisi bu çocukları dışarı
çıkarmalı sokağa. Sokağa çıkmak için istemesi gerek bu çocuklar sokağı hiç
bilmiyorlar bilmeyince de istemiyorlar. Yeni nesil çocukları zavallı çocuklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder