25 Nisan 2018 Çarşamba

YENİ NESİL ÇOCUKLAR


                                            
         Şimdiki gençlik daha aydınlık daha ferah eskiden karanlıkta, karanlık karamsar müziğin etrafında dolanan bir gençlik vardı. Şimdi o gençlik büyüdü.  Şimdi o gençliğin evlerinden pencerelerinden dışarıya ışıklar saçılıyor onlar da çocuklarını karamsar arabest müziğin pençesinden kurtarmışlar o ışık ki tüm mahalleyi evleri sokakları okulları şehirleri ülkeyi sarmış. Daha çok da evlere tünemiş o ışık bir zamanlar ezbere dayalı logaritma cetveli etrafında kıvranan anne ve babaları uyandırmış.
         Üstelik şimdinin anne ve babaları çocuklarına karşı otoriter de değiller daha yumuşak  ve anlayışlı konuşuyorlar onlarla üstelik şimdiki zamane çocukları da karamsar değil çünkü ortam karanlık değil ışık var. Her yerde her yer aydınlık.
           O zamanlar diyorum insanlar neden karanlığa doğru gidiyorlardı da pencereyi penceredeki ışığı göremiyorlardı? Satın aldıkları veya onlara verilen bilgileri onlara kim getirdi?
         Bekleyeceksin beklemedesin. Uyuyacaksın uyutulacaksın. Kanacaksın kandırılacaksın ta ki birileri çıkıp da senin önündeki yemeği değiştirene dek. Ta ki üzerindeki siyah önlüğü çıkarıp mavi önlüğü giydirene dek ta ki bazı tabuların yıkılıp yeniliğe kapılar açılana dek.
        İnsanların bazıları onun gittiği yoldan gitmedi. ‘’Gavur hasımsa yemeği yenmez icadı evlere girmez.’ ’Dedi.
     Oysa çoğu evlere iki çatallı icat gelmişti ışıklar yanıyor insanlar ağaçlarda tünüyor gavur icadını seyrediyor. Her evde aynı mahkeme suratlı kadınlar arkalarını dönüyorlar sonradan da görüyorum onları da arkalarını dönüp dönüp seyrediyorlar sonra hepsi hep birlikte aynı rüyayı görmek için uyuyorlar.
     Sen de gel kardeşim bak bu ev de de ışık var belli ki o ev de de televizyon var.  O evin çatısında da iki çatal var. O televizyonun da iki düğmesi var bir yeşil biri kırmızı.  İki komşu geliyor birbirlerine iki yıldır küs biri çıkıyor biri giriyor, ikisi de birbirlerine karşı katır gibi inatçı. Başka biri daha geliyor. Sütçü o da girmek için izin istiyor ve o da içeri giriyor. Kapının eşiğine kadar insan dolu kapının eşiği sert olan yer de oturuyor kapı açık gelenlere kapı açık. Gelenlerin bazılarının üstü başı kirli kiminin çamurlu kiminin tozlu paslı. Akşamcıların ise üstleri başları temiz saçları cilalı sokaklarda ister istemez kalabalık televizyon yerine oyun tercih edenler de var. Sen olsan hangisini tercih ederdin? Ben bir torba dolusu tombalayı tercih ederim öyleyse orada dur ve bekle, o içeri oyunu sonra ışıklar sönüyor. Evli evine köylü köyüne herkes dağılıyor. Çoğu aileler evlerine televizyon aldırıyor. ''Hiç bir zaman o gavur icadı benim evime giremez,'' diyenlerin evlerine de giriyor.
      Uzun süredir sokaklarda in cin top oynuyor çocuklar gözükmüyor. Çocuklar meydanlara inmiyor başları eğik bilgisayara internete bakıyor oyun indiriyor oyun kopyalıyor. İnternetten önce çok neşelilerdi. Çocuklar boğuluyorlar, boğulduklarının farkında bile değiller. Boş boş bakıyorlar etrafa bomboş oyundan çıkıyor oyuna giriyor.  Beyni yoruluyor uyuyakalıyor. Ne zamandan beridir böyle? Ne zamandır, uzun zamandır. Başka evlerden başka çocuklar onlar da aynı şu an birinin yanına git sana bön bön bakar bak o da sana bakıyor. ‘’Hayır sana bakmıyor oyundaki eksik parçaların yerlerini düşünüyor.’’
         Öyleyse aileler bu çocukları muz ile beslemeli muz iyi gelir. Hiç de iyi gelmez en iyisi bu çocukları dışarı çıkarmalı sokağa. Sokağa çıkmak için istemesi gerek bu çocuklar sokağı hiç bilmiyorlar bilmeyince de istemiyorlar. Yeni nesil çocukları zavallı çocuklar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder