19 Nisan 2018 Perşembe

MİCHEAL JACSEN


         Maykıl Caksın öldü. Onu da tabuta koydular. Dans ederken uzun süre ayaklarını yer de sürürken uzun boynunu sündürürken gülerken baykuş gibi bakarken o da gitti.
    Nereye gitti. Ben de sordum o soruyu nereye gidiyorsun? Cenazesi çok kalabalıktı. Bana ''Uyumaya gittiğini'' söyledi. Üstünde o parlak ceketi vardı yüzü bembeyaz traşlı gibi parlaktı daha doğrusu tebeşir tozu sürülmüş gibiydi. Yanında iki kişi daha vardı onlar gülüyordu. Neye gülüyordu ölüye mi? Ölüm şekline mi? Neye gülüyordu? ''Neden gülüyorsun?'' Dedim. Onu hiç sevmezmiş özellikle o kendi tarzı dansından da nefret edermiş
     Gülenler yüzlerini ona çevirdiler iki sandalye çektiler yüzü ona dönük onun hayat hikayesi zihinlerinde oturdular. Onun erken gitmesine sevinenler kalan mirasının parasının her miktarına karşı sırıtanlar paralardaki resimleri gördükçe dişlerini daha çok gösterenler. Bu nedir ya?  Yaşarken başkalarının refahı için ölümü göze almak mı? Niçin arkanda miras bıraktın? Arkanda kalanlar domuz gibi yesinler, gülsünler sana karşı da yüzsüzlük etsinler diye mi?  Onun için mi? Birden arkasını dönüyor döner dönmez de duvarda Micheal  Jacsen’in fotoğrafı sanki yüzüne gülüyor ve cevap veriyor ‘’Evet evet evet,’’
    Bile bile o insanların ne yapacaklarını bile bile hayata meydan okuyor. Sen onlar için koşulmuş bir attın fazla yem yemekten tıkandın kaldın.  Ve öldün şimdi kımıldamıyorsun ama dizginlerin hala onların ellerinde üstelik de sıraya girmişler arka mahalleye kadar uzanıyor. Onlar değil onlarca isterse yüzlerce olsun umurumda bile değil bana şekil ve görünüş önemli değil. Önemli olan yanımda sadık bir kaç tane olsa yeterdi. Sokak lambası gibi beni aydınlatsa yoluma ışık tutsa yeterdi ama yine sadık olanlar ayrım yapmayanlar da var. Her evde olan yanılmaz bir gerçek aynı hava.
        İster ünlü olsun ister sade bir vatandaş herkesin öbür dünyaya götürecekleri sadece amelleri. Sadece yaptıkları iyi amellerin mükafatının meyvelerini görüp onlardan yiyecekler. Onun için mi gülüyorsun? Gördün mü sen yaptığın iyi amellerin karşılığında yiyeceğin yemekleri gösterildi mi sana da? Sanki ona da ‘’Evet evet.’’ Kardeşim benim meğer sen ne kadar iyi bir insanmışsın o altın kafesin içinde bir kuş gibi çırpınırken meğer isem biz seni hiç tanıyamamışız meğer isem oysa o şimdi yine dar bir kafesin içinde gülümseyen yüzü sessiz sessiz onlara bakıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder